18 Temmuz 2010 Pazar
konuşan çerçevelerimde konuşan çerÇEVRE(M)dekiler
bazen ben kendimi hatalı hissederken resmine baktığımda sinirli olurdun
gülerken ki resminde bile asılırdı dudağından görünen küçük dilinin suratı bile,suçlusun sen derdin
bazen ben kadar ağlardın sanki o kahkaha atarken ki resimden bile ki
üzülürdüm gülerkenki gizemli hüznüne seni teselli edesim gelirdi
bazen küsmüş gibi kalakalırdın saatlerce değişmeyen bir ifade ile
küstün mü derdim niye böylesin değiş derdim,
ben seni değişirken görmek isterdim
daha çok odaklanmaya çalışırdım o yüzden resmine
şaşı baksam resmine şaşır mıydım,bi gün konuşur muydun ya
yok olmadı değişmedin aslında sen resminde bile değişmedin.
resminde değişmen mi özünde değişmen mi zordu daha fazla ölçmedim ikisinin imkansızlık eşitliğini
gülüyordun bana kahkahanda alay ediyordun aslında en baştaki gibi en sondaki gibi çok çirkin gülüyordun artık ve hep ama.
o inci dişlerin sarıymış meğer.ağzın salyalar akıtıyormuş,kaşların birleşik miymiş
gözlerin çapaklı,saçların kırık,alnın çok çizgili,burnun temiz değil,sakalların batıcı,gözlerinde fer yok,dudakların beyaz.
demir eksikliğin mi varmış.bacakların çok uzunmuş,gövdense kısaymış..terliymişsin bile.bir kötü koku bile geliyor burnuma bakınca.
kulaklarımı tıkıyasım geliyordu dayanılmayacak sessizlikte kötü yankılanan cızırtılı kahkahalı görüntülerine.
çirkinleştin sen.
ve ben senin resmine döktüğüm göz yaşlarıyla resmini eskitiyordum ya hani kendi gençliğimle beraber
aşınıp resimden kaybolacak yüzünün gününü bekliyordum.
yüzsüz olduğun için asıl fotoğrafına bu raddeden sonra bir çerçeve bakmak istiyordum.
sende ağla benle diye gözlerinin altına iki göz yaşımı akıtıyordum da konduruyordum duyarlı halini çiziyordum ya
bir gazetedeki bulmaca köşesindeki bayan ünlüye bıyık çizmek gibi yakışmayacak kişiye bir hal yakıştırma eylemlerimiymiş bu.
inandırmak için kendimi birşeylere tüm bunları yapıyordum işte
ve uyandırmak için kendimi tüm bunları kendi kendime yaptığımı yazıyordum işte
bazen bir süre sora bakmakta acı gelmiyormuş cismine
bazen bakmakta tatlı gelmediği gibi,tatsızsın artık..
yada manalı bakmıyormuşsun aslında belki körmüşsün bile bakmıyormuşsun zaten gözlerin yokmuş onu gördüm.
zaman manaları öldüren en büyük tek manalı ebedi şeymiş, bir tek bu konuda konuşuyormuşsun aslında
bir tek edebiyat tüccarı olmamı sağlıyormuş resmin
bazen ilham veriyormuşsun bazende tümden ilhamımı alıp satıyormuşsun..
her seferinde aynı şeyi söylüyormuşsun
kocaman hiçliğini anlatıyormuşsun yokluğunu sadece resimdeki varlığınla kanıtlıyormuşsun
sadece bir resimim diyormuşsun.varım diye bağıracak bir ses desibelin bile yokmuş.neden öyle duyuyordum bunca zaman peki?
-yokum diyormuşsunn yokum bu o yüzden sana ancak resimden bakıyorum.
peki anladım seni resim ve cisim..anladım ama şimdi geç mi oldu saat?
-yok hala erkendir anlayamayışın ölmeden,belki yine çaban olacak anlayamamaktan anlamaya geçmek için bile daha çok erken çünkü yine anladım sanan sen resimdekinin cep saatini sormuşsun.
orda saat hep iki evet resimde yani,sorduğum sorunun cevabı tutsun diye aslında
bana saati söylüyorsun diye konuşuyorsun orda benle yine de diye hep ikide soruyorum sana saati.
ben delirdim mi sence..yok fotondan konuşsan delirirdim ama henüz hala delirtemedin beni.
en çirkin halinle bile bir gün beni fotoğrafından dahi olsa delirtmeni bekliyor olacağım.iyi geceler diyorsun şimdi sanki gözlerin süzülmüş resimde.beni artık dinleyemiyorsun.o halde tamam yine uyuma vaktimiz geldi.sanada iyi geceler boş çerçevemm.
yazan;ağır bi metanE.T.